18 Eylül 2013 Çarşamba

Kürk Mantolu Madonna


"Şimdiye kadar tesadüf ettiğim insanlardan bir tanesi benim üzerimde belki en büyük tesiri yapmıştır."
Kitabın ilk cümlesiyle başlamak istedim çünkü bu hem yazarın Raif Efendiyle ilgili, hem Raif Efendi'nin Kürk Mantolu Madonna'yı görmesiyle, hem de benim kitapla ilgili izlenimlerimi aktaran bir cümle. Bu kitap beni çok etkiledi. Bence okumakta çok geç kalmışım. Gerçi kulüp toplantısında bu kitabı bir kaç kez okuyan arkadaşlarım her dönemde farklı bir iz bıraktığını söylüyor ama yine de okunmak için 27 geç bir yaş. Sabahattin Ali, bu kitapta muhteşem ve yalın bir dil kullanmış. Okuyanı hemen etkiliyor ve içine işliyor.
"Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir." Tam da böyle oluyor, o sessiz sedasız içine kapanık Raif Efendi'nin başından geçenleri okudukça hem ona hak veriyorsunuz hem kızıyorsunuz. Tutulduğu o müthiş aşkı gördükçe sorgusuz sualsiz ona inanıyorsunuz.
"Göreceksiniz ya, ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanın. Hakiki hayatım benim için can sıkıcı bir rüyadan başka bir şey değildir."
Hayatı kafasının içinde yaşamak, bedenen bu dünyadan elini eteğini çekmek mümkün mü? Böyle yaşamak eziyet midir? Her birimizin böyle dönemleri oluyor bence.İnsanlara güvenmemek, kendini bırakmamak, korumacı davranmak. Ne kadar yaşayabiliriz ki böyle ya da yaşamanın bir tadı kalır mı?
Raif Efendi'nin yanı sıra Maria Puder karakteri de beni çok etkiledi. Onun hayata bakışı, ayakları üstünde durma çabası, mesleğine yaklaşımı. Erkekler ve aşkla ilgili söyledikleri belki çok uç şeyler ama güçlü bir kadın da kendini kolay bırakamaz. "Buna rağmen dünyada ciddiye aldığım yegane iş budur..Sırf bunun için resim yaparak geçinmek istemiyorum. Çünkü o zaman kendi istediğimi değil, benden istenileni yapmaya mecbur olacağım..Asla...Asla... Vücudumu pazara çıkarmayı tercih ederim. Çünkü onun bence ehemmiyeti yok." Hayata ve  mesleğime bu bakış açısıyla yaklaşmak isterdim. Para kazanmak için malesef senden istenileni yapmak zorundasın hele sanatla uğraşıyorsan ve istediklerinle yaptıkların çoğu zaman birbirini tutmuyorsa tam anlamıyla yaşadığın şey mutsuzluk oluyor. İnsan hayata bir kere geliyor -en azından öyle sanıyoruz- ve yaptığın iş hayatının büyük bir bölümünü oluşturuyor. İşinde mutlu olmadığın zaman dünya çekilmez bir yer. Ben şanslı kısımdayım aslında, sevdiğim ve mutlu olduğum işi yapıyorum ama her zaman istediğimi mi yapıyorum?Hayır. Bunun için ne kadar çaba sarfediyorum?Pek değil. Ne olacak peki ben de Maria Puder gibi mi yapacağım?İsterdim ama pek sanmıyorum.
Kitabı okumanızı tavsiye ederim, eminim harika bir deneyim olacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder